ATASÖZLERİ
Atalarımızın yaşam deneyimlerini düşünce ve
anlayışlarını kuşaktan kuşağa taşıyan, öğüt veren, derin anlamlı kalıplaşmış
sözlere atasözü denir.
Atasözlerinin
Özellikleri
·
Atasözleri
tüm toplumun ortak ürünüdür. Kim tarafından söylendiği belli değildir.
·
Kalıplaşmış
sözlerdir. Bir tek sözcüğü bile değiştirilemez.
Örnek:
“Ağaç yaşken eğilir.” atasözünün yerine
“Fidan yaşken
bükülür.” diyemeyiz. Eğer dersek bu söz sıradan bir cümle olur, atasözü olmaz.
·
Atasözleri
genellikle mecaz anlamlıdır. Yani atasözlerinde benzetmeli anlatım vardır.
Örnek:
“Ayağını yorganına göre uzat.” atasözünde;
Ayak:
harcama, gider anlamındadır.
Yorgan:
kazanç, gelir anlamındadır.
Uzatmak:
gelirle gideri denkleştirmek anlamındadır.
·
Bazı
atasözleri gerçek anlamlıdır.
Örnek:
“Bugünün işini yarına bırakma.”
·
Atasözleri
kısa ve özlü sözlerdir. Az sözle bir öğüdü, bir yaşam gerçeğini anlatır.
Atasözünde anlatılmak istenen konu etkili biçimde dile getirilir.
Örnek:
“Sakla samanı, gelir zamanı.” atasözü;
“En değersiz, basit şeyler bile bir gün
işimize yarayabilir. Bu yüzden saklanmalıdır.” anlamındadır.
·
Atasözlerinin
çoğu tek bir yargı bildiren kısa cümledir. Ancak birden çok yargı bildiren
uzunlukta atasözleri de vardır.
Örnek:
“ Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur.” atasözü;
“İnsan
çalıştığı sürece güzel sonuçlara ulaşır. Çalışmasının karşılığını alır.”
anlamındadır.
“Söz gümüşse sükut altındır.” atasözü;
“Konuşmak
yararlı olabilir. Kimi zaman susmak ondan daha iyidir. Gereksiz konuşmak,
insanın başına kötü işler açabilir.” anlamındadır.
“ Komşu komşunun külüne muhtaçtır.” atasözü;
“İnsan yalnız
başına yaşayamaz. Toplum içinde yaşayan insanlar, birbirine yardım etmelidir.”
anlamındadır.
“ Bir elin nesi var, iki elin sesi var.” atasözü;
“Tek başlarına
yapamayacakları işleri işbirliğiyle gerçekleştirirler.” anlamındadır.
DEYİMLER
Genellikle gerçek anlamından az çok
uzaklaşarak ilgi çekici anlam taşıyan, en az iki sözcükten oluşan kalıplaşmış
sözlere deyim denir.
Örnek:
Bardağı taşırmak: Sabrını tüketmek.
Can atmak: Bir
şeyi yapmayı çok istemek.
Etekleri tutuşmak: Çok telaşlanmak.
Eli kulağında: Çok
yakın bir zamanda olması beklenen
Göz boyamak: Bir
işi yapamadığı halde yapar gibi görünmek.
Deyimlerin
özellikleri
·
Deyimler
en az iki sözcükten meydana gelir. Daha uzun olanları da vardır.
Örnek:
Göze batmak
Yangına körükle gitmek
Gözünde tütmek
Ağzındaki baklayı çıkarmak
İn cin top oynamak
Ant içmek
·
Deyimler
kalıplaşmış sözlerdir. Deyimlerdeki sözcüklerin yerleri değiştirilemez. Aynı
anlama gelse bile yerine başka söz getirilemez.
Örnek:
“Eli bol”
deyimi yerine eli geniş diyemeyiz ya da
“Kafa tutmak”
deyimi yerine “baş tutmak”
diyemeyiz.
·
Deyimler
mecaz bir anlatım taşırlar. Deyimlerin vermek istediği düşünceyi anlayabilmek
için sözcüklerin sözlükteki anlamlarını değil söz grubunun kullanılış nedenini
anlamamız gerekir.
Örnek:
“ Baltayı taşa vurmak” deyimi
farkında olmadan karşımızdakilerden birine dokunacak, incitecek söz söylemek
anlamındadır.
Yoksa baltanın
ağzını taşa vurmak anlamında değildir.
·
Ancak
gerçek anlamda kullanılan deyimlerde vardır.
Örnek:
Çoğu gitti, azı kaldı.
Yükte hafif pahada ağır.
İyi gün dostu
Kimi kimsesi yok.
·
Deyimler
atasözleri gibi genel kural niteliği taşımazlar. Atasözlerinin amacı yol
göstermek, öğüt vermek, gerçekleri bildirmektir. Deyimler ise bir kavramı ya da
durumu etkileyici bir biçimde belirtmek amacındadır. Deyimleri atasözlerinden
ayıran en temel özellik budur.
Örnek:
“Ele avuca sığmamak”, “omuz silkmek”, “gözden düşmek” deyimleri genel kural belirtmezler.
Bir durum, bir kişi, bir kavram için söylenmişlerdir.
“Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur.”
“Bugünün işini yarına bırakma.”
“İşleyen demir ışıldar.” Atasözleri ise genel kural ve
yapı bildirirler.
·
Deyimler
tek bir sözcük gibi görev yaparlar. Deyimler hangi cümlede yer alırsa alsınlar
aynı anlama gelirler.
Örnek:
O, karda yürüyüp izini belli etmez.
Ahmet ele avuca sığmayan bir çocuk.
·
Deyimleri
oluşturan sözcükler genellikle ayrı yazılır.
Örnek:
Göz boyamak
Balon uçurmak
Dil dökmek
Ekmeğini taştan çıkarmak
Deyimlerde atasözleri gibi atalardan
kalmadır.
ÖZDEYİŞ(VECİZE)
Bir düşünceyi, bir duyguyu, bir ilkeyi kısa
ve etkili bir biçimde anlatan, kim tarafından söylendiği belli olan sözlere
vecize(özdeyiş) denir.
·
“Öğretmenler,
yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.” M.
Kemal ATATÜRK
·
“Adalet
mülkün temelidir.” Hz. Ömer
·
Allah, dolu ellere değil, temiz ellere bakar. P.SYRUS
·
Bencil insan, tek başına kalmış meyvesiz bir ağaç gibi kurur
gider. TURGENYEV
·
Beşikten mezara kadar bilim öğrenin. HZ. MUHAMMED
·
Bilgili olduğumuz oranda özgür oluruz. SOKRATES
·
Çocuklarınıza dilini tutmasını öğretin. Konuşmasını nasıl olsa
öğrenecektir. FRANKLİN
·
Doğruluk, insanın kalbinin en gerçek anlatımıdır. KONFÜÇYÜS
·
Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz. HZ.ALİ
·
En büyük cezaevi, cahil bir insanın kafasının içidir. MONTAİGNE
·
En verimli yağmur alın teridir. C. SAHABETTİN
·
Gençliğe üç öğüdüm vardır: ÇALIŞ, ÇALIŞ, ÇALIŞ. BİSMARK
·
Hafızasız baş, bekçisiz kaleye benzer. NAPOLEON
·
İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır. V.HUGO
·
Yaşamak solumak değil, çalışmaktır. J.J. ROUSSEAU
·
Yiğit olan sırrını kimseye demez, kötü kalbindekini dile
getirir. KARACAOĞLAN
·
Yaşam kısa, sanat uzundur. HIPOKRATES
·
Uşağım dahi olsa, hatalarımı düzelten efendim olur. GOETHE
·
Tatlı dil, her kapıyı açan sihirli bir anahtardır. MONTAİGNE
·
Resim, sözcüksüz şiirdir. HORATIUS
·
İnsanın en büyük düşmanı, bizzat kendisidir. (Çiçero)
Özdeyişlerin özellikleri
1. Ders verici güzel sözlerdir.
2. Söyleyeni bellidir ve bunlar ülke veya
dünya çapında tanınmış ünlü sanatçı, bilim ve devlet adamlarıdır.
3. Sözcüklerin yerleri değiştirilemez.
4. Vecizeyi oluşturan sözcükler
genellikle gerçek anlamda kullanılmıştır.
Önemli !
Atasözü
ve özdeyiş arasındaki en önemli fark şudur. Atasözlerinin söyleyeni belli değildir.
Özdeyişlerin ise söyleyeni bellidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder