2010 LYS-TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI TESTİ
1. Bu testte 56 soru vardır.
2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Türk Dili ve Edebiyatı Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz.
1. Hayatta iki tür insan
vardır: Birinci
gruptakiler, hayata eldivenle dokunanlar; ikinci gruptakiler, hayata eldivensiz
dokunanlar. Hayata eldivenle dokunanların hiç yıpranmamak gibi bir ayrıcalıkları vardır. Eldivensiz dokunmaya görün acır, yanar
canınız. Ama her şeyi daha derinliğine
duyumsar, daha yoğun yaşarsınız. Sanatçının bunlardan birini seçme lüksü yoktur. O, hayata eldivensiz dokunanlardandır.
Bu parçada geçen “sanatçının hayata
eldivensiz dokunması” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakiler-den hangisidir?
A) Ümitlendirici ortamlar yaratma
B) Yaşamdaki güçlükleri doğrudan anlatma
C) Yaşanılanları bir değerlendirmeden geçirme
D) Olayları düş gücüyle yeniden yaratma
E) Yaşama yeni anlamlar yükleme
2. Özellikleri
yönünden hiçbir akım içinde yer almayan şairler var. Bunlar, kendi kuşağından olanların yazdıklarına da benzemeyen bir şiir yazıyorlar.
Bir kuşak ya da
gruba katılmadıkları için şiirlerinin bulutsu bir görünüşü var. Bunları yazanlar, kendilerine özgü bu şiirlerle şiirin bir mozaik olduğunu önümüzdeki
birkaç yıl içinde gösterecekler.
Bu parçadaki altı çizili sözlerle anlatılmak istenen aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?
A) Özellikleri ve sınırları belirgin olmayan - çeşitlilik içeren
B) Düş gücüne ağırlık veren – teknik açıdan kusursuz
C) Duyguları devindiren - sanat değeri taşıyan
D) Belirli konular üzerinde yoğunlaşan - birçok ögesi olan
E) Kendinden öncekileri yadsıyan - okur duyarlığına
seslenen
3. Aşağıdaki dizelerin hangisinde eylem,
nedeniyle birlikte verilmiştir?
A) İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize atlarcasına
B) Uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara Dinleneceksin bir kum tanesi, bir
yaprak gibi
C) Kederi de yaşamalısın bütün benliğinle Acılar da sevinçler de olgunlaştırır insanı
D) Yaşadın mı yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Koklamaktan bitkin düşmüşçesine bir çiçeği
E) İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine Tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
4. (I) Rus edebiyatının hiçbir kahramanı, ne
Raskolnikov ne Mişkin ne de
Prens Andrey eski Rus insanını hatta tüm Doğuluları “Oblomov” kadar açıklıkla, en özlü yanıyla temsil edebilir. (II)
Doğu, belki
de ilk kez Gonçarov’un bu büyük yapıtında kendi kendini tanımaya, Batı’dan farkını anlamaya başlamıştır. (III) Oblomov, çiftliği, köleleri
olan bir derebeyidir, bu düzen değişince ekmeğini kendi
kazanan insanlar arasında yaşamaya başlar. (IV) Böyle yaşamaya hazır olmayan
iradesini yitirir ve Oblomov, ölüme benzeyen bir uyuşukluğa gömülür. (V) Ancak Gonçarov, büyük romancılarda görülen “yaşamdaki dram karşısında gülümsemesini hiç eksik
etmez, okurunu da gülümsetmeyi başarır.
Bu parçadaki
numaralanmış cümlelerin hangilerinde romanı özetlemeyi amaçlayan bir nitelik vardır?
A) I. ve III. B) II. ve IV. C) II. ve V D) III. ve IV E) IV. ve V
5. Karikatür insanların, varlıkların, olayların hatta duygu
ve düşüncelerin gülünç yanını yakalayıp bunu abartılı
I II III
çizimlerle gülmecesel bir anlatıma dönüştürme sana-
IV V
tıdır.
Bu parçadaki
numaralanmış sözcüklerden hangisi yalnızca çekim eki almıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
6. Kıyıköy’ün eski adı Midye. Kazandere ile Pabuçde-
re’nin denize
döküldüğü yerde, yüksek bir kayalığın
I
üzerinde
kurulu. Bu ilginç konumunun
yanı sıra dara-
cık sokakları, eski ahşap evleri ve balıkçı yaşantısı,
burayı büyüleyici hâle
getiriyor. Bir zamanların zor
ulaşılır balıkçı köyü, artık keşfedilmiş bir yer. Kıyıyı
II III
izleyen orman yolları, Kıyıköy ve İğneada arasında IV
da aynı şekilde uzayıp gidiyor.
V
Bu parçadaki
numaralanmış
fiilimsilerden hangisi sıfat olarak
kullanılmamıştır?
A) I. B) II. C)
III. D) IV. E) V
7. (I) Yaşlılığın
erdemleri üzerine bugüne değin neler söylenmemiş neler yazılmamış… (II) Cicero , Yaşlılık adlı yapıtında nasıl da över, yüceltir yaşlılığı; insanın bilgeleştiği, yaratma
gücünün doruğa ulaştığı bir dönem diye
adlandırır. (III)
Yaşamın gerçek anlamına ancak
bu dönemde ulaşırmış kişi. (IV) Çünkü yaşlılık, deneyime dayalı, kavrama ve algılama gücünü keskinleştirip geliştiren bir okulmuş. (V) Bundan da öte, insanı değişik yönlerden
durultup dinginleştiren,
tutkuların her türünden arındıran sessiz bir güçmüş yaşlılık.
Bu parçadaki
numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle, biçimce
olumsuz fiil cümlesidir.
B) II. cümle, bağımlı sıralı cümledir.
C) III. cümle, bileşik cümledir.
D) IV cümle, olumlu, kurallı cümledir.
E) V. cümle, devrik isim cümlesidir.
8. Okuma alışkanlığının gelişmemiş olması, bireylerin, yaşamı yeterince kucaklayamaması, olup bitenleri anlayamaması ve takvim yaşlarını dünyada birkaç yüzyıl yaşamışçasına engin bir zenginlikle donatama-ması sonucunu doğurur.
Bu cümlede aşağıda verilenlerden hangisi yoktur?
A) Yer yön belirteci
B) Kalma durumu eki almış sözcük
C) Adlaşmış sıfat
D) Yeterlik fiilinin olumsuzuyla
çekimlenmiş sözcükler
E) Belgisiz sıfat
9. Giderek sevgisizleşen çevremize, duyguların “fast food” mutfağından çıkışına bakıyorum ( )
Her konuda acelemiz var. Öylesine
acelemiz var ki yaşamaya zaman
kalmıyor. Gülüşlerimiz de beklentilerimiz de bir örnek ( ) İnsan
olmaya ( ) “Her şey bir insanı sevmekle başlar ( )” sözünü anımsamaya ayıracak bir
saniyemiz bile yok. Ya da Gülten Akın’ın dediği gibi “Ah kimselerin vakti yok, durup ince şeyleri anlamaya ( )”
Bu parçada ayraçlarla ( ) belirtilen yerlere aşağı-dakilerin hangisinde verilen
noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?
A) (…) (.) (;)
(,) (.) B) (.) (…) (,) (,) (!)
C) (.) (…) (:) (,)
(…) D) (.) (.) (,) (.) (!)
E) (…) (.) (;)
(.) (.)
10. 1920’li yıllardı. Bizim evde dedem utunu yanından hiç
II
eksik etmezdi. Gramofondan klasik Türk müziği din
III
lerdik o yıllarda. İstanbul Şehir Tiyatrolarında
IV
Muhsin Ertuğrul’un sahneye koyduğu oyunları kaçırmazdık.
Ayrıca öğretmenlerimiz de bizi
kitap okumaya yön-
V
lendirirdi.
Bu parçadaki
numaralanmış sözlerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
11. (I) Romancı, romanını yazarken kendi
yaşamından da başkalarının yaşamından da
yararlanabilir. (II) Ama romanını salt kendi yaşamına dayandırmaya kalkışırsa gündelik yaşamın ayrıntılarıyla
kurmaca dünyanın, bir başka deyişle romanın kuralları çatışır.(III) Bu çatışma yüzünden kurguda başarı sağlanamaz. (IV) Yazarına ne
kadar ilginç ne kadar
vazgeçilmez
gelirse gelsin, roman, okuru ilgilendirmeyen bir yığın ayrıntıyla dolar. (V) Günlük yaşamın ayrıntılarıyla kurmaca dünyanın ayrıntıları birbirine
benzemez. (VI) Kurmaca dünya ile ilgili ayrıntıların o dünya içinde belirli işlevleri
vardır.
Bu parçadaki
numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra
düşüncenin akışına göre “Oysa gündelik yaşam, işlevsel olmayan ayrıntılarla doludur.” cümlesi getirilebilir?
A) I. B)
III. C) IV. D) V E) VI.
12. “İnsanların işine yaramayan bir mesleği yapmaktan utanç duyardım.” Bana bu sözü, Aşağı Fırat Bölgesi’ nde MÖ 4000 yıllarını araştıran Çinli bir arkeolog söyledi. Kazıdan çıkardıklarını
bilgisayara göndermek üzere kodlamaktaydı o sırada. İlk bakışta binlerce yıl öncesinin bir çömlek parçasını ya da
bozkır toprağını araştırmayı amaçlayan bir çalışmanın, bilim çevreleri dışındaki insanların ne işine yarayacağı sorulabilir. Tıpkı sözcükleri yan
yana, alt alta sıralayarak şiir yazmanın ne işe yaradığının sorulabileceği gibi.
Ama günümüzden 6000 yıl önce Sümerlerin kumlu toprakta bitki yetiştirmenin gizini bulduğunu ortaya çıkarmak,
arkeolojinin insanlığa bir armağanıdır. Bunun
gibi ben de sıkıntılı günlerimde Neruda ve Nazım’la konuşarak yaşamımı yönlendirirken şiirin bu yararını nasıl göz ardı edebilirim.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Tanımlama B) Alıntı C) Nesnel veriler D) Karşılaştırma
E) Terimler
13. Sanırım Ayvalık’ın havasından, sabahları çok erken
uyanıyorum bu rüzgârlı bayırda. Uyanınca soluğu bahçede alıyorum. Belki de yaşlılık romantikliği benimkisi.
Doğa sessiz
ama büyük bir öğretmendir. İlgilendikçe hepsinin adlarını birer birer öğreniyor,
ateş çiçeğine yıldız çiçeği, sardunyaya ortanca demiyorum. Gülleriyse renkleriyle, boylarıyla adlandırıyorum: çalı gülü, bodur gül… Görünüşleriyle,
huylarıyla bile:
narin gül, şımarık gül, mahzun
taze… Güllerden birini tırmanıcı gül sanıp bahçe kapısının arkasına dikmişler. Oysa değil. Tırmanmak bir yana, boynunu bükmüş hep öyle
duruyor. “Mahzun
taze” dediğim o. “Şımarık gül”ün sabah kahkaha atarak uyandığını söylesem inanmazsınız.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Kişileştirme B) Örnekler
C) Sözde soru cümlesi D) Çoğullaştırmalar
E) Eksiltili cümle
14. Yaşadığımız günleri
duyurur bize edebiyat dergileri. Yaşamı kalıcı yanlarıyla verir.
Hele en taze şiirler, dizeler!
Ataç, “Ölürken bana en genç şairin en son şiirinden dizeler okusunlar.” demiş. Ben de
her sabah uyanır uyanmaz,
her gece yatmadan önce, en
yeni dizeleri okurum. Taze dizelerle yaşamak kadar kişiyi gençleştiren, yaşama bağlayan bir şey olamaz. Ne demiş Baudelaire: “Sağlıklı bir kişi yirmi dört saat ekmeksiz yaşar ama şiirsiz asla.” Şiir okumanın tadını alırsanız siz de
hak verirsiniz bu söze.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Tanıklıklardan yararlanılmıştır.
B) Olasılık dile getirilmiştir.
C) Koşul belirtilmiştir.
D) Öznellik ağır basmaktadır.
E) Nitelendirmelerden
yararlanılmıştır.
15. Uzakta bir sürü gördük. Bizim
yaklaştığımızı anlayınca otlamak için yere eğilmiş olan başlar, hep birden dikildi. Ceylanlar hiçbir tayda görmediğim ince, çevik, zemberekli bir hareketle koşmaya başladı. Arka
ayakları pervane
gibi işledi, kumu
birden köpürttü. Biraz ötede
askerce bir düzenle yine
durdu. İçlerindeki
teke aralarından ayrıldı, geriye döndü, dikildi ve bekledi. Bu, sürüsüne kaçma fırsatı vermek için kendisini feda etmek istediği anlamına geliyordu. Biz de onun kaçıp rahatça sürüsüne katılması için
otomobili durdurduk.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine baş vurulmamıştı r?
A) Betimlemeye B) Öykülemeye C) Açıklamaya
D) Benzetmeye E) Kanıtlamaya
16. Yazarın kendisi
değil, seçtiği anlatıcılar kurmaca dünyada yaşar. Anlatıcıların her biri
de diğer
kahramanlar gibi, yazarın yarattığı kurmaca dünyanın dışına çıkamazlar. Ne var ki ----. Bu yüzden kurguladığı bir romanda kahramanları ile özdeşleştirilen veya kurgu olan bir olayın gerçekmiş gibi kabul edilmesinden yakınan birçok yazar vardır. Umberto
Eco’nun bir
okurunun, yazarın anlattığı sokakta çıkan yangını göremeyişine kızması, Genç Werther’in Acıları’nda anlatılanların yaşanmış gibi algılanmasının intihar
oranını artırması, okurların edebiyattan nasıl etkilendiklerinin bir göstergesidir. Bu tür olaylar, “Edebiyat nedir ve yaşamı nasıl etkilemektedir?” sorusuna verilecek birçok yanıt olduğunun kanıtıdır.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi
getirilmelidir?
A) çoğu okurun dünyasında, gerçek ve kurmaca kavramları, ayrılmayacak
kadar birbirine girmiştir
B) edebiyatın, insandan çıkıp yine
insana dönen bir
yaratıcı yazı etkinliği olduğu unutulmamalıdır
C) anlatıcı, kişisel olmayan,
evrensel değerleri göstermeye çalışmalıdır
D) yazarların yapıtları, yaşamlarından bağımsız düşünülmelidir
E) ünlü yazarların, hep
dikkate değer konuları ele alacağı yönünde yaygın bir kanı vardır
17. Dilin kültürle, düşünce dünyasıyla iç içe olduğu hiçbir zaman göz ardı edilmemeli. Bu yüzden daha dil öğrenme aşamasında çocuklarımıza Türkçe’nin tadını duyurmak zorundayız. Bu da
ancak değerli yapıtlar okunarak olacaktır. Bugün yazık ki çocuklar Türkçe’yi,
televizyonda seyrettikleri, anlatımı bozuk ve
yabancı kültürlere ait çizgi
filmlerden öğreniyorlar.
Masallarımızın, bilmecelerimizin, tekerlemelerimizin, türkülerimizin dili ve o dili besleyen kaynak, giderek yok olmakta.
Biz dilimizi korumayı sadece, “Şu sözcüğü kullandın, bunu kullanmadın.” biçiminde algılarsak bir gün geri dönüp baktığımızda ağzımızdan çıkan sözcüklerin, Türkçe göründüğü hâlde Türkçe’nin sıcaklığını taşımadığını büyük bir sarsıntıyla anlayacağız. Bunun
sonucunda sanki bir yabancının Türkçe konuşması gibi garip bir Türkçe ortaya çıkacaktır.
Bu parçada
dilimizle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Etkileşim içinde olduğu öğelere
B) Korumanın önemine
C) Öz değerlerini yitirmesine yol açacak etkenlere
D) Söz varlığının zenginliğine
E) Duyarlığımızın nasıl oluşturulabileceğine
18. Masallar, dokusundaki kendine özgü şifrelerle, hâlâ sırrına erişilmemiş bilgelikleri, insanlığın ve hayatın gizemlerini barındırır. Atalarımızdan kalan birçok değerin erken yaşlarda, bilinçaltımıza yerleşmesini sağlar. Böylesine önemli olan masalların yaşatılması , üzerinde önemle durulması gereken
bir konudur. Biz de bununla ilgili olarak kayıp masallar konusunda bir çalışma başlatmaya karar verdik. Konuyla ilgili ön araştırma yapmak
için gittiğimiz yörük köyündeki bir eve misafir olduk. Evin on yaşındaki oğluna, “Biz yakında tekrar
geleceğiz. O
zamana kadar ninelerinden masal öğrenir
misin?” dedim. Çocuğun cevabı şöyleydi: “Tamam, ben İnternetten indiririm hemen.” Çocuk, ninesi yerine İnterneti tercih etmişti. Karşılaş-tığım ı z bu üzücü durum, tıpkı
masallardaki gibi pek çok şeyi anlatıyordu.
Bu parçada söylenenlerden aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?
A) Yaşamımıza
bilgisayarların giderek
egemen olduğu
B) Halkın ortak yaratılarının ancak belirli yerlerde korunabildiği
C) Büyüklerden masal dinleme geleneğinin zayıfladığı
D) Çocukların duygu ve düşünce dünyasını biçimlendirmede büyüklerin
etkisinin azaldığı
E) Masallarla birlikte
kimi kültürel değerlerin yok olmaya başladığı
19. Yazarlar herkesten daha iyi gözlemcidir. Birisinin caddede karşıdan karşıya geçişi, birbirini tanımayan insanların göz göze gelişi sırasında yaşanan anlık gerilim, bir dudak bükme, köpeğin kediyi kovalayışı… Bunların tümü gerçek hâllerinin imgeye dönüştürülmüş biçimiyle yazarların kurmaca
metinler için kullandıkları görüntülerdir. Ayrıca aralarına yazınsal bir tutkal gibi düşsellik de girer hatta olmazsa olmazlardandır. Çünkü düşleri boğulmuş, belirli söylem kalıplarının içine sıkışmış, sözcük dağarcığı gibi düş dünyası da sürekli
zenginleşmeyen bir
yazarın yaratıcılığı ister
istemez donup kalacaktır. Böyle bir yazar herkesin bildiği, sıradan değerlerle
yetinecektir.
Bu parçada, bir
yazarda bulunması gereken
nitelikler arasında aşağıdakilerden hangisine yer verilmemiştir?
A) Zengin bir çağrışım dünyasına
B) Yorumlama gücünün gelişmişliğine
C) Yaşanılan gerçeklere sıkı sıkı bağlı kalmaya
D) Alışılmış anlatım biçimlerinin dışına çıkmaya
E) Sürekli yenilik arayışı içinde olmaya
20. Hepimiz dünyaya
geldiğimizde bir
toplumun, ailenin, kimliğin içinde buluruz kendimizi. Edebiyat işte bu kalıpları kırma arayışından doğar. Hayal
ve gerçek, yaşam ve ölüm, ben ve öteki arasındaki bütün duvarları bir bir yıkar. Böylece kendine özgü bir biçimde, hayatın ve insanın özüne eğilebilmeyi,
ona sevgiyle bakabilmeyi olanaklı kılar. Çünkü roman, öykü, şiir gibi edebiyat ürünleri bir başkasının acısını iliklerinde hissedebilme, kendini bir başka insanın yerine koyabilme yeteneği kazandırır. Çok farklı kesimlerden
insanlara seslenir, onların kapılarını çalar; buyur edilir. İnsanlar ve toplumlar arasında köprüler kurar.
Bu parçada
edebiyatın işlevleri arasında aşağıda-kilerden hangisine yer
verilmemiştir?
A) Toplumsal sorunlara çözümler getirme
B) Yerleşik değerleri sorgulama gücüyle donatma
C) İnsanların birbirini anlamasını kolaylaştırma
D) Kültürleri birbirine yakınlaştırma
E) Yaşamı, özgün bir yaklaşımla algılamayı sağlama
21. Aşağıdaki dizelerin hangisinde ayraç içinde verilen sanat yoktur?
A) Bizden evvel buraya
inen üç dört arkadaş -Kurmuştular tutuşan ocağa karşı bağdaş (Mürsel
mecaz)
B) Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdüKar değil, gökyüzünden yağan beyaz ölümdü (Tezat)
C) Sardı katil gece dünyayı siyah bir
kefene Bir emel yıldızı göz kırpıyor ancak aradan (Teşhis)|
D) Öyle bir boşandın ki çöle benzer ömrüme Bir Nuh tufanı oldu, sel
değil, sağanak değil (Telmih)
E) Çiziyorum havaya dünyamı bir çiçekle Ve hayran bakıyorum bu rüya gibi şekle (İstifham)
22. (I) Onun şiirlerinde,
masal, şiir, deyiş gibi halk edebiyatı ürünlerinin
etkisi görülür. (II) Halk
diline yaklaşmaya da özen gösteren bu sanatçının dizeleri toprak kokan yağmur damlaları gibidir. (III) Satırların arasından dökülür
okuyucunun duygu dünyasına. (IV)
Davetkârdır, sizi kendi dünyasına yavaşça çekip alır. (V) O sesi ne zaman duydunuz, eşiği ne zaman geçtiniz,
anlayamazsınız bile. (VI) Bu anlamda, resimleri de şiirleriyle büyük benzerlik gösterir sanatçının.
Bu parçadaki
numaralanmış cümlelerden hangilerinde sanatlıca bir söyleyiş yoktur?
A) I. ve IV B) I. ve VI.
C) II. ve V
D) III. ve IV E) V ve VI.
23. Paylaşırsa dost paylaşırmış
İnsanın derdini, sevincini
Dost ümidiyle ortalığa düşmeye gör
Hangi kapıyı çalsam
kimseler yok
Hangi omza dokunsam
yabancı çıkar
Aşağıdakilerden hangisi içerdiği duygu yönünden yukarıdaki şiire anlamca en yakındır?
A) Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı
B) Hep seninçündür benim dünyâ cefâsın çektiğim
Yoksa ömrüm varı sensiz
neyleyim dünyâyı ben
C) Gülmek ol gonceye münâsibdir
Ağlamak bu dil-i hazîne gerek
D) Bülbüller öter güller açar şâd gönül yok
Hiç böyleliğin görmemişiz fasl-ı bahârın
E) Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın
görmüşüz.
Biz neşâtın da gamın da rûzgârın görmüşüz
24. Olmuyor
neyleyim
Olmuyor velinimetim
efendim
Olmuyor yirminci asırda
Tarz-ı kadîm üzre gazeller
söylemek
Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisi söylenemez?
A) Eski edebî anlayışa karşı çıkan bir anlayış dile getirilmiştir.
B) Yabancı kökenli sözcükler kullanılmıştır.
C) Yinelemeye başvurulmuştur.
D) Farklı duygular uyandırma amacı güdülmüştür.
E) Devrik cümlelerin etkileyiciliğinden
yararlanıl-mıştır.
25.Ne halk türküleri ne de halk oyunları, ilk biçimlerini koruyabilir. Bunlar yayılma sürecinde
birçok kez değişmiş, kimi
zaman bu değişmelerle zenginleşmiş, kimi zaman da bayağılaşmıştır. Bu değişiklikleri yapanların da kim olduğu bilinmez.
Bu sözler aşağıdaki kavramlardan hangisini akla
getirmektedir?
A) Yöresellik B) İçtenlik C)
Anonimlik D) Abartılılık E) Yalınlık
26.
I. Yüceltilmiş sözlerle yazılan, kahramanın iyi bir durumdan kötü bir
duruma düşmesiyle
duygusal arınmayı
sağlayacak acıma ve korku duygularına yönelen oyun
türü.
II. İnsanların ve olayların ilginç yanlarını, güldürmek ve düşündürmek amacıyla sahneye yansıtan
tiyatro türü.
III.Ortaoyununda
olduğu gibi, önceden yazılmış bir metne
dayanmadan, sahnede akla gelen sözlerle
oynanan
halk tiyatrosu türü.
IV.Romalılar tarafından ortaya atılan, Türk edebiyatına Tanzimat Döneminde
giren, yalnız işaretlerle oynanan
sözsüz tiyatro oyunu.
Aşağıdaki terimlerden hangisinin tanımı yukarıda verilmemiştir?
A) Monolog B)
Pandomim C) Tuluat D) Komedi E) Tragedya
27.
I. Makale açıklayıcı nitelik
II. Otobiyografi 3. kişili anlatım
III. Köşe yazısı güncel sorunlar
IV. Hitabet seslenme sözleri
V. Masa
tekerlemeler
Yukarıdaki numaralanmış
terimlerden hangisi, karşısındakiyle ilişkilendirilemez?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V
28. Bende Mecnûn’dan füzun âşıklık isti’dadı var Âşık-ı sâdık benim Mecnûn’un ancak adı var
Kıl tefâhur kim senin hem var benim tek âşıkın Leyli’nin Mecnûn’u Şîrîn’in eger Ferhâd’ı var
Bu dizeler aşağıdaki nazım şekillerinden hangisiyle yazılmış olabilir?
A) Muhammes B) Şarkı C) Rubai D) Gazel E)
Mesnevî
29. Siyah ebrûların duruben çatma
Gamzen oklarını âşıka atma Sana gönül verdim beni ağlatma Benim gözüm nuru gönlüm sürûru I. 11’li hece ölçüsüyle oluşturulmuştur.
II. Divan mazmunlarından yararlanılmıştır.
III. Konusu aşktır.
IV. Nazım türü ağıttır.
V. Zengin uyak kullanılmıştır.
Yukarıdaki
dizelerle ilgili olarak verilen numaralanmış bilgilerden hangileri yanlıştır?
A) I. ve II.
B) I. ve III. C) II.
ve V. D) III. ve IV. E) IV. ve V.
30. Güneş çekildi
demin Gidene bak gidene
Doğdu bir cenk akşamı Güller sarmış dikene
Bu bütün günlerimin Mevlâ sabırlar
versin
İçime denk akşamı Gizli
sevdâ çekene
I. 7’li hece ölçüsüyle oluşturulmuştur.
II. Uyak (kafiye) şemaları aynıdır.
III. Nazım birimleri aynıdır.
IV. Doğaya özgü öğelerden yararlanılmıştır.
V. Bir dilek belirtilmiştir.
Yukarıdaki
numaralanmış
bilgilerden hangileri verilen şiirlerin ortak özelliği değildir?
A) I. ve II. B) I. ve III. C) II. ve V. D) III. ve IV. E) IV ve V
31. Aşağıdakilerin hangisi Karagöz oyununun özelliklerinden biri değildir?
A) Ciddi ve ağırbaşlı bir hava
taşıma
B) Müzikten yararlanma
C) Usta-çırak geleneği içinde sürdürülme
D) Tiplerin aynı kişi tarafından
seslendirilmesi
E) Değişik ağız ve ses
taklitlerine dayanma
32. Türk
edebiyatının gelişimi içinde divan
edebiyatı varlığını 13-19. yüzyıllar arasında sürdürdü. Bu edebiyatın başlıca özellikleri
şöyle sıralanabilir:
Sanatta kurallara bağlı olmak, öncelikle konuşma dilinden yarar-
I
II
lanmak, yüksek
tabakaya seslenmek, belirli türlerin ve kalıpların dışına çıkmamak, Arapça ve Farsçanın dil
III
IV
V
kurallarını benimsemek.
Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisi divan edebiyatının bir özelliği değildir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
33. Ahlakla ilgili öğütler
veren, türlü hayat görüşlerini
yansıtan, özdeyiş niteliğindeki sözlerin ağır bastığı gazellere
hikemî gazel
denir. Bu tarzdaki gazelleriyle ----ün salmıştır.
Yukarıda boş bırakılan yere aşağıda verilenlerden hangisi
getirilmelidir?
A) Bâkî B) Fuzûlî C) Nedîm D) Nef’î E) Nâbî
34. Aşağıdaki dizelerin hangisinde özellikle Tanzimat Dönemine özgü bir kavram yoktur?
A) Memleket bitti yine
bitmedi hâlâ sen ü ben Bize bu hâl ile
bizden büyük olmaz düşmen
B) Olmuş insâna taasub bir onulmaz illet Hüsn-i tedbîrin ile
kurtulur andan millet
C) Felek her türlü esbâb-ı cefâsın toplasın gelsin Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azîmetten
D) Kanı ol gül gülerek
geldiği demler şimdi Ağlarım hâtıra geldikçe gülüştüklerimiz
E) Ne efsûnkâr imişsin âh ey dîdâr-ı hürriyet Esîr-i aşkın olduk, gerçi
kurtulduk esâretten
35. (I) Tanzimat Dönemi tiyatrosunda çeşitli konular işlenir.
(II) İşlenilen
konular, genellikle toplumsal boyutlu nitelikler taşır.
(III)Örneğin Namık Kemal’in Zavallı Çocuk ve Gülnihal adlı yapıtlarında vatan
konusu işlenmiştir.
(IV)Recaizade Mahmut Ekrem, Ahmet Mithat,
Abdülhak
Hamit, Teodor Kasap gibi sanatçılar da
tiyatro alanında yapıtlar ortaya koymuşlardır. (V) Bu alanda ürün verenler klasisizm ve romantizm akımlarının etkisinde kalmıştır.
Bu parçadaki
numaralanmış cümlelerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
36. Servet-i Fünûn Edebiyatını oluşturan şairler arasında ----,
----; öykücü ve romancılar arasında ----, ---- adlarını sayabiliriz.
Bu cümlede boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) Ziya Paşa’nın - Namık Kemal’in - Recaizade Mahmut Ekrem’in - Ahmet Mithat Efendi’nin
B) Tevfik Fikret’in - Cenap Şahabettin’in - Halit
Ziya Uşaklıgil’in - Mehmet Rauf’un
C) Abdülhak Hamit Tarhan’ın - Muallim Naci’nin -Şemsettin Sâmi’nin - Nabizade Nâzım’ın
D) Mehmet Emin Yurdakul’un - Mehmet Âkif Ersoy’ un - Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın - Ahmet Râsim’in
E) Ahmet Hâşim’in - Yahya Kemal Beyatlı’nın -Halide
Edip Adıvar’ın - Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun
37. Servet-i Fünûn şiiri ile
Fecr-i Âtî şiirinin başlıca özel
-likleri arasında
ilk olarak, kullanılan malzemedeki
birlik dikkati çeker. Fecr-i
Âtî şiirinin başlıca temaları,
I
Servet-i Fünûn şiirinde olduğu gibi, aşk ve doğadır.
Aşk kadar doğa betimlemeleri de tümüyle özneldir.
II
Dilde Servet-i Fünûncuların tuttuğu yol benimsenerek
III
şiir diline
Arapça ve Farsçadan yeni sözcükler alın-
mış, konuşma dilinden uzaklaşılmıştır. Vezin,
yine
IV
aruzdur. Ancak Fecr-i Âtîciler de
Servet-i Fünûncular
gibi sembolik şiirden
uzak durmuştur.
Bu parçadaki
numaralanmış cümlelerden hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) I. B)
II. C) III. D) IV. E) V.
38. Tevfik Fikret’in şiirlerinin özellikleriyle ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Aruzun kalıplarını müzikaliteleri bakımından ilk kez değerlendiren
odur.
B) Kimilerinde konuşma dilinin anlatım özelliklerini kullanmıştır.
C) Özellikle Türkçe sözcüklere yer vermiştir.
D) Divan nazmının müstezat şeklini değiştirerek yeni
bir nazım şekli oluşturmuştur.
E) Uyak düzenine büyük bir
serbestlik getirmiştir.
39. ----, Tasvir-i Efkâr’da yayımlanan “Lisan-ı Osmanînin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülahazâtı Şâmildir” adlı makalesinin ---- Dönemindeki
dil anlayışını belirleyecek düzeyde bir içeriği vardır.
Bu cümlede boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangileri sırasıyla getirilmelidir?
A) Namık Kemal’in - Millî Edebiyat
B) Şinasi’nin - Tanzimat i
C) Recaizade Mahmut Ekrem’in - Servet-i Fünûn
D) Tevfik Fikret’in - Fecr-i Âtî
E) Yahya Kemal Beyatlı’nın – Cumhuriyet
40. Aşağıdaki yapıtlardan hangisi tür bakımından ötekilerden farklıdır?
A) Mahur Beste B)
Sürgün
C) Ölmez Otu D) Makber
E) Aylak Adam
41. Şairler Topluluklar
Akımlar
……………… Servet-i Fünûn Batıcılık
Ziya Gökalp ……………… Türkçülük
Namık Kemal Encümen-i Şuarâ ……………
Yukarıda şairlerin, içinde yer aldıkları topluluklar ve savundukları düşünce akımları verilmiştir. Tablodaki boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi
getirilmelidir?
A) Ahmet Hamdi Tanpınar - Beş Hececiler - Türkçülük
B) Mehmet Âkif Ersoy - Genç Kalemler - Batıcılık
C) Tevfik Fikret - Genç Kalemler - Osmanlıcılık
D) Yahya Kemal Beyatlı - Yedi Meşaleciler - Osmanlıcılık
E) Tevfik Fikret - Beş Hececiler – Batıcılık
42. Memleketi ve memleket gerçeklerini yansıtmayı amaçlayan Millî Edebiyat
Dönemi roman
ve öyküsünün anlatımı, büyük ölçüde gözlemci gerçekçiliğe dayanır. Bu dönemin ünlü yazarlarından biri
olan ----gerçekçilik akımına bağlı kalmıştır.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıda verilenlerden hangisi getirilemez?
A) Reşat Nuri Güntekin
B) Refik Halit Karay
C) Yakup Kadri Karaosmanoğlu
D) Memduh Şevket Esendal
E) Abdülhak Şinasi Hisar
43. ----, bir şiiri dışında hece ölçüsünü kullanmamıştır. Birer
gereç gözüyle baktığı “aruz”la “uyak”ı, yazdığı her şiirde özenle kullanmıştır. Ayrıca aruz kusuru yapmamak için çaba harcamıştır. Onun için ileri sürülen, “---- gibi
aruzu Türkçe sözcüklere
uygulamak için şiiri düz yazıya
indirgemeyen bir şairdir.” görüşü tüm eleştirmenlerce onaylanmıştır.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi
getirilmelidir?
A) Yahya Kemal Beyatlı – Mehmet Âkif Ersoy
B) Halit Fahri Ozansoy – Orhan Seyfi Orhon
C) Ziya Gökalp – Mehmet Emin Yurdakul
D) Ahmet Hamdi Tanpınar – Cahit Sıtkı Tarancı
E) Faruk Nafiz Çamlıbel – Arif
Nihat Asya
44.Özellikle,
yarattığı
karakterlerle ünlenen,
daha çok kadınlar arasından seçtiği kişileri bütün psikolojik incelikleriyle ustaca canlandıran yazarımız ----.
Bu cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden
hangisi getirilmelidir?
A) Yakup Kadri Karaosmanoğlu’dur
B) Halide Edip Adıvar’dır
C) Refik Halit Karay’dır
D) Ömer Seyfettin’dir
E) Reşat Nuri Güntekin’dir
45. Önce Fecr-i Âtî’ye girip onun sanat anlayışına uygun şiirler yazmış olan ----, 1911’den sonra,
şiirlerini “Yeni Lisan” anlayışıyla
yazmaya başladı. Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp ile birlikte “Yeni Lisan”ı açıklamaya çalıştı. Kısa bir süre içinde heceyle yazmaya başladı. Şiirlerinin bir kısmını Geçtiğim Yol adlı kitapta
topladıktan
sonra, şiiri de bırakarak edebî incelemelerle uğraştı.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi
getirilmelidir?
A) Faruk Nafiz Çamlıbel B) Yusuf
Ziya Ortaç
C) Ali Canip Yöntem D) Orhan Seyfi Orhon
E) Hamdullah Suphi Tanrıöver
46. Peyami Safa, Tanzimat’tan itibaren Türk romanının değişmez ana konularından biri olan yanlış Batılılaşmanın toplumsal yapıda yol açtığı yıkımları hemen hemen bütün yapıtlarında işler.
Bunlardan biri olan ---- adlı yapıtında, farklı kültürleri, dünya görüşlerini ve yaşama biçimlerini anlatır. Özellikle
Doğu ve Batı çatışmasını yansıtmayı amaçlayan romanın iletisi,
roman kahramanlarından
Neriman’ın yaşadığı bunalımlar ve iç çatışmalar
yoluyla biçimlendirilir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi
getirilmelidir?
A) Bir Tereddüdün Romanı
B) Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
C) Mahşer
D) Fatih-Harbiye
E) Yalnızız
47. Servet-i Fünûn Döneminde yaşadığı hâlde bu topluluğun dışında kalan, yönelim ve yaratılarıyla bu
topluluktan ayrı özellikler taşıyan sanatçılarımızdan biri de ----. Onun ayna tuttuğu yaşam kesiti,
Servet-i Fünûn-culardan ayrıdır.
Servet-i Fünûncular varsıl, aydın kesimin
köşk ve konak
yaşamının görüntüleriyle oluşturmuşlardır yapıtlarını. Onun anlattığı yaşamsa İstanbul’un
yoksullarının ya da orta sınıfının yaşamıdır. Kimi romanlarında eski İstanbul yaşamının betimlemelerine de rastlarız. Örneğin
Cehennemlik ve Met-res’te, boğaziçi yal ılarındaki; İffet, Şıpsevdi ve
Tesadüfte,
Aksaray’daki yaşamı anlatır.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi
getirilmelidir?
A) Hüseyin Rahmi Gürpınar’dır
B) Ahmet Râsim’dir
C) Reşat Nuri Güntekin’dir
D) Hüseyin Cahit Yalçın’dır
E) Halit Ziya Uşaklıgil’dir
48.
I. Sergüzeşt
II. Araba Sevdası
III. Felâtun Beyle Râkım Efendi
IV. Mâî ve Siyah
V. Mürebbiye
Yukarıdaki yapıtlardan hangilerinde Batılılaşmanın yanlış anlaşılmasının yarattığı sonuçlar işlenmiştir?
A) I. ve II.
B) I. ve IV. C) II.
ve III. D) III. ve V. E) IV. ve V.
49. Türk edebiyatının en iyi romanlarından olan
----, 1949’da kitap
olarak basılır. ---- İstanbul’a olan
derin sevgisini yansıttığı bu romanında, Mümtaz ile Nu-ran’ın aşkı çerçevesinde eski-yeni, Doğu-Batı ve aşk ile
toplumsal sorumluluk arasındaki çatışmayı ve bu çatışmaların doğurduğu bireysel bunalımları irdeler.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangileri sırasıyla getirilmelidir?
A) Baba Evi - Orhan Kemal
B) Huzur - Ahmet Hamdi
Tanpınar
C) Küçük Ağa - Tarık Buğra
..[......I ■
D) Bir Düğün Gecesi - Adalet Ağaoğlu
E) Yorgun Savaşçı - Kemal Tahir
50. Çağdaş Türk şiirinin bütün dönemlerini, bütün akımlarını kapsayan
ortak özelliklerin
başında dil
gelir. Bu şiirlerin
dili yapay bir dil değil, konuşulan Türkçedir.
Arada, konuşulan Türkçeden zorlama bir öz Türkçeye ya da divan edebiyatının
inceliklerine kapılarak
Osmanlıcaya yönelenler olmuştur. Ama bunlar sayılı örnekledi. Genellikle, her gün yeni bir inceliği keşfedilen konuşma dilimiz işlenmiştir.
Aşağıdakilerden hangisinin
dil tutumu
bütün yönleriyle, bu parçada anlatılanlarla uyuşmaz?
A) Faruk Nafiz Çamlıbel
B) Fazıl Hüsnü Dağlarca
C) Cahit Sıtkı Tarancı
D) Mehmet Emin Yurdakul
E) Ahmet Hâşim
51. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi
yanlışı vardır?
A) Epik şiirin ustası olan Fazıl Hüsnü Dağlarca, Kurtuluş Savaşı ile ilgili destansı, lirik şiirleriyle tanınır.
B) Metafizik konularla
ilgilenen Necip Fazıl Kısakürek, uzun yıllar Büyük Doğu adlı dergiyi çıkarmış; tarih,
medeniyet, Batılılaşma ve politika konularında yazılar yazmıştır.
C) Ahmet Muhip Dıranas, öykülerinde şiirsel bir söyleyişe,
insanlar arasındaki sıcak ilişkilere yer vermiştir.
D) Arif Nihat Asya, yurt,
millet ve bayrak sevgisiyle ilgili şiirler yazmış; şiirleriyle millî duyguları harekete
geçirmiştir.
E) Orhan Veli Kanık, şairane söyleyişlerden, basmakalıp söz ve benzetmelerden kaçınmış; gündelik yaşamı, günlük konuşma
diliyle, esprili bir biçimde
anlatmıştır.
52. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi
yanlışı vardır?
A) Bilge Karasu, Yeni
Yalan Zamanlar’da büyük ölçüde kadın sorunlarını somutlayıcı bir tutumla yansıtmaya çalışmıştır.
B) Romanlarında bilinç akışı, iç monolog gibi yeni anlatım teknikleriyle kendine özgü bir yol bulan Adalet Ağaoğlu’nun ilk romanı, Ölmeye Yatmaktır.
C) Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar romanı, ele aldığı konu,
konuyu işleyiş tarzı ve kullanılan yeni
anlatım
teknikleri bakımından dikkate değer nitelikler taşır.
D) Yusuf Atılgan’ın Anayurt Oteli adlı romanı, aynı otelde kâtiplik
yapan Zebercet adlı kahramanın ruhsal dünyasının açığa çıkarılması üzerinde şekillenir.
E) Toplumcu gerçekçi tutumla bireyin iç dünyasına kapanışını birlikte anlatan Haldun Taner, Şişhaneye Yağmur Yağıyordu, On İkiye Bir Var adlı kitapları ile ödül almıştır.
53. Göğsü bağrı açıktı. Elinde orak vardı. Ekin biçiyordu. Yüzünü toprağa, sırtını güneşe vermişti. Tarladaki ekini kurtarmaya çalışıyordu. Sırtında kaput bezinden bir iç gömleği vardı. Dışlığı yoktu. İç gömleği kirden
meşine dönmüştü. Elindeki
orak küçüktü, koç boynuzu kadar bir şeydi. Bu yılın buğdayı geçen yılın buğdayından uzun gibi geliyordu gözüne. Dizine
çıkmıyordu ama kıraçta ne buğdaylar olmuştu bundan boysuz. “Biz bu
cenabet topraklarda çok buğdaylar gördük bacaksız, çok arpalar biçtik cüce.” dedi içinden.
Adam usta orakçıydı. Ama ustalık para etmiyordu kıracın ortasında. Bunalıyor, ikide
bir dikiliyor, elini kalçasına koyup küçük, kaplumbağa gözlerini kısarak aşağılara, yola bakıyordu. Gelip geçen “otopos”ları izliyordu. Ama çok
dikelemiyordu, karısı mız mız ediyor,
oğlu kararıyordu. Gözünün kuyruğuyla baksa anlardı. Yüzde yüz kızıyorlardı.
Bu parçadan
edebiyatımızdaki toplumcu gerçekçi hikâye ve roman anlayışıyla ilgili aşağıdaki özelliklerden hangisi çıkarılamaz?
A) Köye ve köylüye yönelme anlayışı benimsenmiştir.
B) Kişiler iç ve dış dünyasıyla birlikte ele alınmıştır.
C) Sorunların yansıtılması amaçlanmıştır.
D) Gözleme dayalı bir anlatım söz konusudur.
E) Halkı aydınlatma amacı güdülmüştür.
54. Dünya
edebiyatında, Rus
yazarı Çehov’un öncüsü olduğu, anlatımı olaya yaslandırmayan,
geleneksel anlamda serimi, düğümü, çözümü olmayan bir öykü türüdür durum öyküsü.
Aşağıdaki yazarlardan hangisi özellikle bu öykü türünde ürün vermemiştir? .
A) Memduh Şevket Esendal
B) Sait Faik Abasıyanık
C) Vüsat O. Bener
D) Ömer Seyfettin
E) Oktay Akbal
55. Aşağıdakilerden hangisi
modernizmi esas alan yapıtların
belirleyici özelliklerinden
biri değildir?
A) Okurların
merak duygusunun kamçılanması amaçlanır.
B) Yaşamın çok boyutlu
ve kavranması zor gerçeklerden oluştuğu
savunulur.
C) Anlatıcı, büyük ölçüde birey bilinciyle
kendi “ben”ini öne çıkarır.
D) Topluma ait değerleri yansıtma amacı yoktur.
E) Anlatılanlar kişilerin iç dünyasının süzgecinden geçirilerek verilir.
56. Bazen düşünüyorum da eğer benim yazdıklarım hayatla ilgili değilse insanların yaşadığı nasıl bir dünya? Bana göre, tüm kitaplarım gerçeği yansıtıyor. Ama
hangi gerçeği? Benim gördüğüm gerçeği.
Bu parçada sanat
anlayışını belirten yazarın aşağıdaki akımlardan hangisine bağlı olduğu söylenebilir?
A) Natüralizm B) İzlenimcilik C)
Klasisizm D) Gerçeküstücülük E) Sembolizm
LİSANS YERLEŞTİRME SINAVI - 3 (LYS-3)
26 HAZİRAN 2010
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI TESTİ
A KİTAPÇIĞI
1. B
2. A
3. C
4. D
5. B
6. E
7. C
8. A
9. D
10. B
11. E
12. A
13. C
14. B
15. E
16. A
17. D
18. B
19. C
20. A
21. E
22. B
23. A
24. D
25. C
26. A
27. B
28. D
29. E
30. C
31. A
32. B
33. E
34. D
35. C
36. B
37. E
38. C
39. A
40. D
41. C
42. E
43. A
44. B
45. C
46. D
47. A
48. C
49. B
50. E
51. C
52. A
53. E
54. D
55. A
56. B
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder